Yaşlanan nüfus, artan yaşam beklentisi ve kronik hastalıkların daha yaygın hale gelmesi gibi önemli demografik değişiklikler, dünya genelinde sağlık hizmetleri sistemleri üzerinde artan bir baskı oluşturmaktadır. Dahası, hastanede kalış sürelerinin kısalması, hastaların evlerine daha hasta ve yetersizliklerle döndüğü anlamına gelmektedir. Bu değişen ihtiyaçları daha iyi karşılamak için, farklı sağlık hizmeti sunum şekilleri önerilmiş ve geliştirilmiştir. Örneğin, evde bakım hizmetleri Kanada’da iyi bir şekilde uygulanmaktadır. Sonuç olarak, evde fizik tedavi ve rehabilitasyon, alternatif bir hizmet sunum şekli olarak giderek yaygınlaşmaktadır.

Eriksson ve arkadaşları İsveç’te omuz eklemi replasmanı sonrasında yakın zamanda evde fizik tedavi ve rehabilitasyon deneyimi yaşamış hastaların deneyimlerini hastalarla yapılan görüşmeleri kullanarak rapor etmiştir. Katılımcılar, ağrı korkularının üstesinden gelerek kendilerine bir ev egzersiz programında rehberlik edebilen fizyoterapistleriyle “yakın güven hissettiklerini” bildirmişlerdir.

 

Evde Fizik Tedavi Programının Tanımı

 

Evde fizik tedavi programı, sekiz hafta boyunca haftada iki kez (toplam 16 seans), her seans 45 ila 60 dakika süren fizyoterapi seanslarından oluşmuştur. Klinik ekipman (basamak, egzersiz pedalı, 3 ve 5 kiloluk ağırlıklar ve lastikler) müdahalenin tüm süresi boyunca her katılımcıya ödünç verilmiştir. Müdahale, günlük aktivitelerde yürüme ve fonksiyonel özerkliğin yanı sıra alt ekstremitelerin hareketliliğini ve gücünü geliştirmeyi amaçlamıştır.

Sonuçlar

 

Seanslar değişmekle birlikte ortalama 55 dakika sürmüştür. Genel olarak, tüm katılımcılar evde fizik tedavi seansının hastanede fizyoterapi seanslarına iyi bir alternatif olduğu konusunda hemfikirdi. Ayakta tedavi hizmetleriyle karşılaştırıldığında katılımcılar, diğer hastalar ve terapistler arasında bir fizyoterapi bölümünde bulunmakla kıyaslandığında, evde fizik tedavi kullanımıyla artan mahremiyet duygusunu ve terapistleriyle geliştirdikleri bağı takdir ettiklerini bildirmişlerdir.

Bu çalışmada, katılımcılarla total diz artroplastisi ameliyatı sonrası evde fizik tedavi deneyimleri ve rehabilitasyon hizmetleriyle ilgili önceki deneyimleri hakkında görüşülmüştür. Araştırma ekibimiz tarafından hastaların evde fizik tedaviye ilişkin memnuniyeti hakkında yapılan önceki nicel çalışmanın aksine, mevcut nitel araştırmanın analiz edilen temaları görüşmelerden sonra belirlenmiş ve hasta deneyiminin daha geniş bir yelpazesini kapsamıştır. Katılımcılar, fizyoterapistlerinin kendilerine özel bir egzersiz programı sunabildiğini ve bunu kendi becerilerine, ağrılarına ve yorgunluklarına göre ayarlayabildiğini hissetmişlerdir. Katılımcılar ayrıca fizyoterapistleriyle bir bağ geliştirdiklerini ve rehabilitasyonları boyunca desteklendiklerini hissetmişlerdir.

Bu çalışmadaki tüm katılımcılar, kendi ihtiyaçlarına göre uyarlanmış bir egzersiz programına katıldıklarından emindi. Katılımcıların, kronik ağrı için potansiyel ev içi fizik tedavi hizmetleriyle ilgili olarak görüştüklerinde fizyoterapistlerinden alacakları geri bildirimin kalitesiyle ilgili endişe duyduklarını bulmuşlardır.

Rehabilitasyon sürecinin önemli bir bileşeni, hasta ve terapist arasında gelişen ilişki ve güvendir. Crepeau ve Garren, yüz yüze görüşen bir terapist ve hasta arasında ortaya çıkan terapötik ilişkinin, karşılıklılık sağlamak için mizah kullanımı, yakınlık kurmak için sıradan sohbet ve önemseme olarak görülen ilgi sağlama yoluyla geliştiğini belirtmektedir. Çalışmamızda, Eriksson ve arkadaşları tarafından bildirilen bulgulara benzer şekilde, tüm hastalar fizyoterapistleriyle sıradan yaşam unsurlarını tartıştıklarını, terapistlerinin ihtiyaçları ile yakından ilgilendiğini hissettiklerini ve fizyoterapistleriyle yakın bir ilişki geliştirdiklerini bildirmişlerdir.

 

Whatsapp