Kanser, ölüm nedenleri arasında kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Akciğer kanseri, erkeklerde ve kadınlarda kanserden ölümün en yaygın nedenidir ve tedavisinde kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi gibi yöntemler kullanılmaktadır. Akciğer kanseri cerrahisi sonrasında pulmoner komplikasyonlar sıkça görülmekte olup, bu komplikasyonlar sadece akciğer dokusunun çıkarılmasından kaynaklanmamakta, aynı zamanda torakotomi nedeniyle göğüs duvarı mekaniğindeki değişikliklerden de kaynaklanmaktadır. Ameliyat sonrası pulmoner komplikasyonlar, büyük kardiyotorasik ve abdominal cerrahi geçiren hastalarda önemli bir morbidite formudur.
Son yıllarda pulmoner rehabilitasyona olan ilgi artmıştır. Bu artışta, KOAH hastalarının artan prevalansı, kondisyon eksikliğinin farkındalığının artması, pulmoner rehabilitasyonu geliştirmek için akciğer hacmini azaltma ameliyatının önerilmesi, yönetilen sağlık hizmeti programlarının yaygınlaşması ve kullanılan yayınların pulmoner rehabilitasyonun prensiplerini vurgulamasının etkisi vardır. Pulmoner rehabilitasyon, ameliyat sonrası komplikasyon oranını azaltmayı, ameliyat sonrası egzersiz programlarına uyumu artırmayı ve ameliyat sonrası ortamlarda immobilizasyon ve ağrı ile ilgili olası komplikasyonları önlemeyi amaçlamaktadır.
Göğüs fizyoterapisi, ameliyat öncesi ve sonrası ortamlarda planlanan ameliyatın avantajlarını en üst düzeye çıkarmayı hedefler. Bunun yanı sıra, cerrahi hastalar için önerilen diğer faydalar arasında cerrahi prosedürün daha iyi tolere edilmesi, sekresyonların temizlenmesi, solunum fonksiyonlarının iyileşmesi ve solunum işinin azalması yer almaktadır. Bu faydalar, ameliyat sonrası komplikasyon riskini azaltır, semptomları hafifletir, sakatlığı azaltır, hastalığın anlaşılmasını kolaylaştırır ve hastalığın yönetimini kolaylaştırır.
Yapılan bir çalışmada, kontrol grubunda 30 hasta ve çalışma grubunda 30 hasta yer almıştır. Gruplar arasında yaş, kilo, boy, VKİ, sigara kullanımı ve yapılan ameliyat türü açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Preoperatif başlangıç solunum fonksiyon testi parametreleri arasında da gruplar arasında anlamlı bir fark yoktur. Çalışma grubunda 11 hastada yapılan ventilasyon-perfüzyon sintigrafisi ölçümleri, IPT’nin kontralateral V/Q dağılımını anlamlı şekilde modüle ettiğini göstermiştir. Yoğun fizik tedavi; FVC, FEV1, DLCO ve kan gazı parametrelerini önemli ölçüde iyileştirmiştir. Ayrıca yoğun fizik tedavi sonrasında yürüme süresi ve mesafesi artmış, ancak son kalp hızı azalmıştır. Kontrol grubuna göre çalışma grubunda ameliyat sonrası morbidite ve hastanede kalış süresi daha düşüktür. Bu çalışma, yoğun fizik tedavinin solunum fonksiyonunu iyileştirdiği, komplikasyonları azalttığı ve hastanede kalış süresini kısalttığı sonucuna varmıştır.
Kanser hastaları için en uygun fizik tedavi, evde fizik tedavidir. Bağışıklık sistemi ev ortamında zorlanmadan, dış etkenlere maruz kalmadan yapılan fizik tedavi maksimum faydayı sağlar. Hastanın fizik tedavi merkezi transferi sırasında harcayacağı enerjiyi azaltır ve fizik tedaviye odaklanmasını ve dolayısıyla daha verimli bir tedaviyi kolaylaştırır. Sizde evde fizik tedavi hizmetinden faydalanmak istiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz.